top of page

İLİŞKİSEL DÖNGÜ: Neden Hep Aynı Hikayeyi Yaşıyoruz?

  • Yazarın fotoğrafı: Dilek Şirvanlı Özen
    Dilek Şirvanlı Özen
  • 17 Kas
  • 2 dakikada okunur
Bazen ilişkiler farklı görünür…
Farklı isimler, farklı başlangıçlar, başka cümleler. Ama his tanıdıktır.
Sanki aynı sahneyi, aynı duyguyu, aynı sonu yeniden yaşıyormuşuz gibi.
Hayat değişir, insanlar değişir; ama içimizdeki o tanıdık döngü yerini korur.

ree

İlişkilerde kendimizi tekrar ettiğimizi fark etmek hem şaşırtıcı hem de düşündürücüdür.
Bir bakarız, başka bir zamanda, başka bir şehirde, başka biriyle birlikteyiz.
Ama içimizde aynı kırgınlıklar, aynı belirsizlikler, aynı mesafe yeniden belirir.
“Bu kez daha farklı olacak” deriz; yine de bir noktada hikaye tanıdık bir rotaya sapar.

Aslında bu tekrarlar rastlantı değildir. İnsanın ilişkilerdeki seçimi çoğu zaman bilinçli değil, tanıdık olanı seçme eğilimidir. Çünkü tanıdık olan, güvenli gelir, acı verse bile.
Çocuklukta öğrendiğimiz ilişki biçimleri, yetişkinlikte bağ kurduğumuz insanlarda yankı bulur.
Sevilmenin, duyulmanın, görülmenin nasıl olduğu — ya da olmadığı — bizde derin bir iz bırakır.
Ve o iz, yönümüzü belirler.

Birçok insan şöyle düşünür: “Sanki hep aynı kişiye denk geliyorum”.
Bu cümle, ilişkisel tekrarın özünü taşır.

İnsan, çoğu zaman çocukken yarım kalan hikayeyi büyüdüğünde tamamlamaya çalışır.
Bir türlü sevgi alamadığı, yeterince görülmediği, ulaşamadığı duyguyu, yetişkinlikte seçtiği kişiler üzerinden telafi etmeye çalışır.
Ama ironik bir biçimde, hep aynı yoksunluğu yaşatacak kişilere yönelir.
Bu yüzden her ilişki bir “ikinci şans” gibi başlar ama geçmişin gölgesinde biter.

Psikolojide buna tekrarlama döngüsü denir.
Kişi farkında olmadan, bir önceki yarayı yeniden harekete geçirecek birini seçer.
Sanki içimiz şöyle fısıldar: “Belki bu kez sonu farklı olur".

Ama değişmeyen, sadece karşımızdaki kişi değil, bizdeki ilişki kurma biçimidir.
Bu döngüyü kırmanın yolu “Neden yine böyle biri?” diye sormak değil;
Bu ilişkide kendimin hangi yönünü yaşamaya çalışıyorum?” diye sormaktan geçer.
Çünkü değişim, karşıdakini değiştirmeye çalıştığımız yerde değil, kendimizi fark ettiğimiz yerde başlar.
Kendini görmek, hikayeyi değiştirmeye giden ilk adımdır.

Belki de artık soru şu olmalı:
“Niye hep aynı hikayeye dönüyorum?” değil…
Bu hikayede ben kimim ve asıl ihtiyacım ne?
 
 

Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen

Psikolog, Akademisyen, Ebeveyn Danışmanı, Çift ve Aile Danışmanı

İstanbul / Türkiye

 

Eğitimlerden ve blog yazılarından haberdar olmak için abone olabilirsiniz.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

  • LinkedIn
  • X
  • Instagram
bottom of page