top of page

ÇOCUKLUK SADECE BİR DÖNEM DEĞİL, BİR HAKTIR

  • Yazarın fotoğrafı: Dilek Şirvanlı Özen
    Dilek Şirvanlı Özen
  • 21 Nis
  • 2 dakikada okunur

23 Nisan yaklaştıkça çocukların neşesi çevremizi sarıyor. Ama bu gün yalnızca coşkulu kutlamalara değil, belki de çocukluk kavramını yeniden düşünmeye de alan açıyor. Bugün çocuklar için bir bayram günü ama biz yetişkinler için de önemli bir hatırlatma olabilir: Çocukluk sadece bir dönem değil, bir haktır. Neşe kadar güven, oyun kadar anlaşılma, koruma kadar duyulma ihtiyacı barındırır. Peki biz bu hakkı ne kadar tanıyor, çocuklara gerçekten nasıl bir dünya bırakıyoruz?


23 Nisan yaklaşırken, tanıdık görüntüler beliriyor gözümde: küçük ellerde dalgalanan bayraklar, rengârenk giysiler, şiirler, marşlar… Her yıl olduğu gibi çocuklara adanmış bir gün.
Ama çocukluk sadece bir günle hatırlanacak bir şey mi?

Oyunlarla, kutlamalarla dolu bir çocukluk elbette kıymetli. Fakat çocukluk, kutlanacak bir dönem değil aslında. Tanınması, korunması, yaşanmasına izin verilmesi gereken bir yaşam evresi. Bu ayrımı zaman zaman gözden kaçırıyoruz.

Bugün birçok çocuk, henüz hazır olmadan büyümek zorunda kalıyor. Gündemi takip ediyor, yetişkin dünyasının kaygılarıyla erken tanışıyor. Sorumluluk, başarı baskısı, uyum beklentisi… Çocuklara ne kadar çocuk olma alanı bırakıyoruz?

Bu, yalnızca oyun oynamakla ilgili bir mesele değil. Bir çocuğun duygularına kulak verebiliyor muyuz? “Senin ne hissettiğin de önemli” diyebiliyor muyuz? Yoksa hâlâ “Büyüyünce anlarsın”larla mı geçiştiriyoruz?

Çocuk olmak sadece eğlenmek değil. Anlaşılmak da bir ihtiyaç. Hem de çoğu zaman bizim fark ettiğimizden daha derin, daha sessiz, daha kalıcı bir ihtiyaç.

Ebeveynler, öğretmenler, uzmanlar… Çocuklarla çalışan herkesin bildiği bir şey var: Çocukluk hızlı geçiyor. Ama izleri kalıyor. Bugün kendimize dair ne hissediyorsak, o hissin ilk tohumları büyük olasılıkla çocuklukta atıldı. Güvende hissetmek de oradan geliyor, değersiz hissetmek de. Görülmek de, unutulmak da.

Bu yüzden çocukları sadece korumak değil, duymak da gerekiyor. Bir çocuğun duygusunu ciddiye almak, onun çocukluk hakkına saygı göstermekle başlıyor.

23 Nisan neşeli bir gün. Ama sadece bir kutlama değil, bir hatırlatma da.
Çocukluk bir ayrıcalık değil, bir haktır.
Çocuklar bize emanet değil, bireydir.
Ve bu bireylerin sesine kulak vermek, yalnızca bayram günlerinde değil, her günün sorumluluğudur.

23 Nisan’ı kutlarken, çocuklara yalnızca neşe değil, hatırlanacak bir çocukluk bırakmanın değerini de kendimize yeniden hatırlatmakta fayda var.
 
 

Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen

Psikolog, Akademisyen, Ebeveyn Danışmanı, Çift ve Aile Danışmanı

İstanbul / Türkiye

 

Eğitimlerden ve blog yazılarından haberdar olmak için abone olabilirsiniz.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz!

  • LinkedIn
  • X
  • Instagram
bottom of page